her yeni gün hayatımızın biraz daha iyi olacağı ümidiyle uyanıyoruz.buna saksıyı değiştirmekle başlıyor toprağı yeniliyor zararlı böcekler gelmesin diye ilaçlar ekliyor ve günaşırı suluyoruz.ve bu rutin bakımla ümitleri büyütüyoruz.çünkü sorumluyuz.ben suladım işimi yaptım diyerek bırakamayız.bıraktığımız anda önce sararacak sonra kuruyacak sonra dökülüp kel bir görünüme bürünecek.hayat çalışmaktır.
ben bunu öğrendim.hep didinmek yorulsakta azıcık dinlenerek yola devam etmektir.evet zor zamanlar çok.zor kararlar zor seçimler zor yollar ve zor insanlarla dolu...
peki bu zorluklar sadece kendimize mi has zannediyoruz?bu kadar insan ne için yaşıyor sizce?
bu kadar insan kapalı kutular içinde yaşarken çok mutlu sanki?
hergün sabahın körü kalkıp yollara dökülen bilmem kaç katlı binalarda bilgisayar başında çalışıp beynini yiyen üç kuruş kazanıp hayatını devam ettirmeye çalışan kaç kişi var?çoookkk...
bizde onlardan sadece biriyiz.
ve saksıda yetiştirmeye büyütmeye çalıştığımız bu hayattan ufak bir yaprak bile kalsa mutlu olmak istiyoruz.
akşamları yatağımıza yatıp kafamızı yastığa koyduğumuzda O'nunla konuşmuyor muyuz?
film şeridi tadında geçen günleri anıp O'ndan gelecekle ilgili yardımda bulunmasını bize yol göstermesini ama doğru yolu göstermesini istemiyor muyuz?çok şey istemiyorum.sadece huzur demiyor muyuz?aza tamah ederek doğruyu güzeli bulacağımız anlatılmadı mı bize?
deneye yanıla düşe kalka gelmedik mi bu yaşa?
ve her seferinde bunda da bir hayır vardır elbet diyerek avutmaya çalışmadık mı kendimizi?
elbet birgün ,O; bu hayırsızlıklardan hayır çıkartma denemelerini aşıp hayırlı olanları karşımıza çıkaracak diye konuşmadık mı kendimizle?
çok yılgın ve yorgunum..
artık O da sesimi duymuyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder